Muhacirler, belirgin bir Rumeli ağzı ile konuşmaktadır. Özellikle 1. ve 2. kuşak arasında bu ağız özellikleri hala belirgin biçimde korunmaktadır.
Ağız özelliklerinin başlıcaları özetle şöyledir:
1.“ğ” söylenirken; eğer kelimenin içindeyse yutularak konuşulur. Örneğin, “yağmur” yerine “yamır” gibi. Bu telaffuzda “ğ” harfinden önceki sesli harf biraz uzatılarak söylenir.
2.“ğ” söylenirken, eğer kelimenin sonundaysa ya da bazen “y” olarak konuşulur. Örneğin, “dağa çıkmak” yerine “daya çıkmak” gibi.
3.“k” sessizi genellikle “g” olarak telaffuz edilir. Örneğin, “kaçak” yerine “gaçak(g)” ya da “kaldı” yerine “galdı” gibi.
4.“r” hafleri, kelime içinde sessizlerin önünde kullanılırsa yutulur, ya da “ğ” harfinin telaffuzunu andıran bir sesle söylenir. Örneğin, “bardak” yerine “ba(ğ)dak” ya da “kırmızı” yerine “gı(ğ)mızı” gibi.
5.Kelime sonundaki “r” harfi yutulur ya da “ğ” gibi telaffuz edilir. Örneğin “kar yağdı” yerine “ga(ğ) yadı”
6.Şimdiki zaman eki “-yor” çoğunlukla “ö” harfi kullanılarak kısaltılır. Örneğin “koşuyor” yerine “koşö” ya da “yazıyor” yerine “yazö” gibi.
7.“h” harfi kelime ortasında veya sonunda kullanılırken genellikle yutulur. Örneğin “kahroldu” yerine “karoldu” ya da bahtsız” yerine “batsız” gibi. “Sabah” yerine “saba” da iyi bir örnektir. Bu örneklerde “h” harfinden önceki sesli harf biraz uzatılarak telaffuz edilir.
Muhacirler arasında seslenme ünlemleri de belirgin bir farklılık gösterir. Genellikle bir bayana seslenirken kullanılan “mari” sözcüğü bunlardan en yaygın olanıdır. “mari ana!”, “mari Ayşe” örneğinde olduğu gibi. “mari” sözcüğü nadiren bir erkeğe seslenirken de kullanılır, ancak bu, kısmen bir ağız alışkanlığı ile yapılan ve büyük olasılıkla hatalı bir kullanımdır. Erkeklere seslenirken çoğunlukla “a be” kullanılır. “a be Mustafa” gibi.
Muhacirler cümlelerinin sonuna “be yav” vurgusu yaparlar. “Be yahu” söyleyişinin halk ağzı ile kısaltılmışı olan bu vurgu, söylenen cümleye bazen kesinlik anlamı katar, bazen şaşkınlı, bazen de kızgınlık anlamı ekler.
Çok kullanılan bir sesleniş de cümle başlarında kullanılan ve “hemen şimdi” anlamına gelen “te şincik” söyleyişidir. “Murat te şincik buradaydı, nere(ğ)e gitti bu, baksanıza” örneğinde olduğu gibi. “te” söyleyişi, “hemen” anlamında başka kelimelerle beraber de kullanılır. “te koşun bakalım, arabaya yetişelim.” gibi.
“te” söyleyişi bazen hafif alaylı bir anlamı da cümleye yükler. “Ali balık tutmaktan gelmiş, te bakın kaç tene tutmuş?” diyen bir muhacir, Ali’nin çok az balık tuttuğunu bildiği için kendisiyle alay etmektedir.
“Bre” seslenişi hala çok yaygındır. “Gelin bre”, “Osman bre” gibi. Çoğunlukla ikileme kullanılan “breh breh” ise bu seslenişin bozulmuşu olup şaşkınlık ifade eder. “Breh breh, köpek tam dokuz encek yapmış” gibi.
Muhacirler arasında artık çok az kullanılan bir ünlem de “ayn?” söyleyişidir. Çoğunlukla söylenen bir sözü duymayınca ya da anlamayınca kullanılır. Yaygın Türkçe “ha?” söyleyişinin karşılığıdır. “Ayn? Ne dedin?” gibi.
Muhacirler “bakalım” kelimesini çok kullanırlar. “Koşun bakalım, yetişebile(ğ)niz mi?” ya da bir ikileme, “Bakın bakalım Ayşe evde mi” gibi.
Muhacirler arasında bazı akrabalık tanımlayan kelimeler de diğer yörelerden farklılık gösterir. “Teyze” yerine “Tete”, “Yenge” yerine “ganga”, “erkek çocuk” anlamında “kızan” en bilinenleridir. Yine yenge anlamında kullanılan “gadınga” sözcüğü artık kaybolmak üzeredir.
Bazı muhacirler büyük veya bütün kelimeleri yerine “koca” – ağız özelliğiyle goca- kelimesini kullanırlar. “goca bir tavşan tuttum” ya da “goca gün güneşin altında çalıştılar” gibi. Ağız özellikleri ve kelime üretmekte Rumcanın etkisi Ege mübadillerine oranla çok daha azdır. Ancak yine de yabancı bir dilden alıntıymış gibi duran sözcükler de vardır. İlistir (süzgeç), mostralık (şaklabanlık, zevzeklik), andaval (aptal, salak) gibi örnekler verilebilir.
Muhacirlerin konuşmalarında çok yer verdiği bir söyleyiş biçimi de küçültmelerdir. Tıpkı Anadolu Türkçesi’nde “Mehmetçik” deyişinin asker sevgisini anlatması gibi muhacirlerin kullandığı küçültmeler de daha çok sevgi anlamı katar.
Bu anlamda kullanılan küçültmelerin; gözbebeği gibi sevilen, üzerine titrenen kişileri ifade ettiği görülür.
“Hava serinledi, kızancıklar üşüyecek” cümlesinde olduğu gibi.
Küçültmeler nadiren acıma ifade etmek için de kullanılır. “Ayşe Tetecik çok ihtiyarlamış.”